FOTOĞRAF VE İDEOLOJİ |
Fotoğraf ve İdeoloji Fotoğraf ve fotoğraf makinasının ortaya çıkışı sosyal yaşamda birçok önemli dönüşümlere yol açmıştır. O güne kadar resim sanatının kullandığı görsel dilin ötesine geçen fotoğraf, bir gerçekçi dil yaratmış ve fotoğrafik görüntüler ile insanlar üzerinde gerçekçiliğin yansıması olan bir güven sağlamıştır. İktidarlar tüm sanat dalları üzerinde olan etkinlik kurma ve yönlendirme çabalarını fotoğrafta da sürdürmüşler ve sürüdürmektedirler. Zira yaşamın hiç bir alanı boşluk tanımaz. Ayrıca iktidar olmak sadece zora dayanmakla da olmaz. Herkesin kabulü anlayışından hareketle yaşam alanlarını kendi anlayışları doğrultusunda düzenleme çabası içerisindedirler. Fotograf sanatı da bu alanlardan biridir ve bu alanı da kendi amaçları doğrıltusunda kullanmaktadırlar. İktidarlar, kendi ideolojik anlayış ve yaklaşımlarıyla sanatçıların bilinç ve düşüncelerini kendi lehlerine kullanmayı bilmişlerdir. Bu nedenle de, birçok fotoğrafçı iktidar gözüyle yada onun yönlendirdiği kanallardan bakmış ve o doğrultuda suya sabuna dokunmayan ürünler üretmiştir/üretmektedirler. İktidarların fotoğraf üzerine baskıları sonucunda fotoğrafın yaşadığı deformasyonu anlamak için fotoğraf düzleminin içinden öteye geçmek ve üretilen fotoğrafların teknik niteliğinden öte içeriğini algılamak ve yorumlayabilmek gerekir. Fotoğrafta tüm sanat dalları gibi yaşadığı toplumun sorunlarından bağımsız olmadığı gibi, toplumsal sınıflardan ve onların çelişkilerinden de bağımsız değildir. Her bir bakış açısına sahip fotoğrafçı bağlı olduğu sınıfsal konumuna göre bir fotoğrafı okumakta ve yorumlamaktadır. Aynı anlamda bir fotografı farklı şekilde okuyup, yorumladığı gibi olay ve olgulara da farklı bir şekilde bakabilmektedir. Buda değişik sınıftan sanatçıların, fotoğrafa bakışlarını değişik şekle getirmekte ve taraflıklarını ortaya koymaktadır. Bu durumda her taraf, kendi algısını ve görsel dilini yaratmaktadır diyebiliriz. Günümüzde fotoğraf ve görsel dil, tam anlamıyla bir pazar haline getirilmiştir. Fotoğrafçılar üzerindeki iktidar ve sınıfsal baskılar birçok fotoğrafçıyı burjuva bakış yoluna yöneltmiş ve fotoğrafçıların önemli bölümünü, teknik olarak mükemmel görünen ve takvim sayfaları için kullanılabilecek, para edecek fotoğraf üretir hale getirmiştir. Sadece bu da değil, fotoğraf camiası yarışma ve ödüllerle burjuva iktidarların çizgisine çekilmeye çalışılarak, egemen sınıfların söylemlerini ve gereksinimlerini gidermeye yarayacak fotoğraflar üretilmeye yönlendirilmektedirler. Özellikle dijital tekonolojik gelişmelerin getirdiği olanaklarla yapılan her türlü manipülasyon, fotoğrafı gerçekliğin yansımasından koparıp dijital maniplasyonla oluşturulan dijital art sanatına dönüştürmektedir. Olmayan yansımalarla, bilinç bulandırılmasına ve fotoğrafın bugüne kadar temsil ettiği ve insanlar üzerinde yarattığı görsel dili, gerçekliği yıkarak algıda bozulmalar yaratmayı hedeflemekte ve bir bütün olarak fotografik görüntünün özünü, içeriğini bozmaktadır. Özellikle bunalım dönemlerinde, kapitalizm ve burjuva sınıflar fotoğrafı daha çok sınıflar ve ideolojiler üstü bir konuma itmeye çalışmaktadırlar. Krizin yansımasının içinden fotoğrafında toplumsal değişimleri ve yaşamları konu edinen bir yapıya bürünmesini, yaşanan çelişkileri yansıtarak kapitalizmin gerçek yüzünün sergilenmesini önlemeyi hedeflemektedirler. Fotoğraf camiasının sorumlu bireyleri, tüm bu ideolojik manipülasyon ve söylemlerin dışında kalmayı başarabilmelidir. Bu itilmeye ve yönlendirmeye karşı alternatif bir yaklaşımı karşı cepheden yaratabilmelidir.
Haluk ALTAY
|